Aziz Mü’minler!
Bugünün küçükleri, yarının büyükleri olacaktır. Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesi ile “Dünya hayatının süsü” [1] olan çocuklarımız, yarınlarımıza yön verecek ciğerparelerimiz, değerli varlıklarımızdır.
Çocukların ellerinden tutarak, onları geleceğe hazırlamak en önemli hedeflerimizden biri olmalıdır. Çocuklarına sahip çıkmayan toplumlar, bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödemeyi göze almalıdırlar. Onun için, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı, bu beklentimize uygun niteliklere sahip insanlar olarak yetiştirmemiz gerekiyor.
Küçükler korunmaya, şefkat ve merhamete muhtaçtırlar. Sevgili Peygamberimiz, bir hadis-i şeriflerinde, "Küçüklere merhamet etmeyen… bizden değildir…" [2] buyurarak çocuklara karşı davranışlarımızın temeline merhamet unsurunu yerleştirmiştir. Bu hadisi şerifte ön plana çıkarılan yaklaşımı daha çarpıcı bir üslupla gündeme getiren şu olay da oldukça dikkat çekicidir:
Bir gün Allah'ın elçisi, torunu Hz. Hasan'ı öpmüştü. Yanında sahabeden biri vardı. Dedi ki; ‘Benim on çocuğum var, hiçbirini öpmedim.’[3] Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s), "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz. İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez" [4] buyurdu.
Muhterem Mü’minler!
İnsanlar arasında en güçlü bağlar sevgi yoluyla gerçekleşir. Bu sebeple Peygamberimiz, sevdiğimiz kimseye bu duygumuzu açıklamamızı tavsiye etmiştir. Tıpkı bunun gibi, çocuklara karşı duyulan sevgi ve merhamet duygusunun da onlara bir şekilde hissettirilmesi gerekmektedir. Bunun en güzel uygulamasını bizzat Hz. Peygamber'in hayatında görüyoruz:
Peygamberimizin yanında büyümüş olan Zeyd şöyle anlatıyor: "Allah'ın elçisi beni bir dizine, Hasan'ı diğer dizine oturtur ve bizi bağrına basarak şöyle derdi: Allah'ım! Ben bu çocukların iyi ve mutlu olmalarını istiyorum. Onları esirge ve mutlu eyle!" [5].
Peygamberimiz zaman zaman çocuklarla oynar[6], özelikle kız çocuklarına ayrı bir ilgi, sevgi ve şefkat gösterirdi. Yolda karşılaştığı çocuklara selam verir, onların hal ve hatırını sorardı [7]. Peygamberimizin çocukları okşayıp sırtına alması, bağrına basması, onlarla şakalaşması [8] onun çocuklara karşı nasıl bir tutum ve davranış sergilediği hakkında bir fikir vermektedir. O, çocukların dili ile konuşmakta, onların dünyalarına girerek sevgi dolu bir yaklaşım sergilemekteydi.
Çocuğu hayata hazırlamak, ona güzel ahlâk kazandırmak, temel dinî bilgileri öğrenmesini sağlamak ana babanın çocuğuna vereceği en güzel şeylerdir. Bu, anne babanın çocuğuna karşı görevi, çocuğun da ana-babası üzerindeki bir hakkıdır. Sevgili Peygamberimiz, "Bir baba evladına iyi bir terbiyeden daha güzel bir miras bırakamaz" [9] buyurmuştur.
Değerli Mü’minler!
Çocuklar arasında ayırım yapmamak, onlara her bakımdan âdil davranmak, çocuk eğitiminin temel esaslarındandır. İslam, bu konu üzerinde önemle durur. Sevgili Peygamberimiz, "Çocuklarınızın arasında âdil olunuz."[10] buyurmaktadır. Aksi yöndeki davranışlar, onların ruhlarında olumsuz ve tahripkâr etkiler bırakır. Bu tür tutumlar kardeşlerin birbirlerini kıskanmalarına, çocukların saldırgan olmalarına sebep olabilir.
Öyleyse aziz mü’minler! Çocuklarımıza karşı takınacağımız tavırların temelinde Peygamberimizin bize tavsiyeleri ve uygulamaları yer almalıdır. Zira her konuda olduğu gibi çocuklarımız konusunda da en güzel örneğimiz sevgili Peygamberimizdir.
_______________________________
[1] Kehf, 18/46.
[2] Tirmizî, “Birr”, 15.
[3] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 25
[4] Buhârî, “Edeb”, 18.
[5] Tirmizî, “Birr”,15.
[6] Zebidi, Tecrid Terc. Xll, 12.
[7] Zebidi, Tecrid Terc. X, 309.
[8] Buhârî, “Edeb”, 81, “İstizân”, 15.
[9] İbn Mâce, “Edeb”, 3.
[10] Tirmizî, “Birr”, 33.
|