Sizin en hayırlılarınız, Kuran'ı öğrenen ve öğretenlerinizdir. - Abdest Bilgileri
  Ana Sayfa
  Galeri
  Radyo-Sohbet
  Dost Site
  Forum
  HAKKIMIZDA
  ÜRÜNLERİMİZ
  KURAN DİNLE
  Kuran Tilafeti
  Kuran Oku ve Dinle
  ESMÂ'ÜL HÜSNÂ
  Efendimizin İsimleri
  Peygamberler Tarihi
  Peygamberimizin Hayatı
  Veda Hutbesi
  Sahabeler
  Kirk Hadis
  Namaz Saatleri
  ASHAB-I KEHF
  Risale-i nur ve beduuzzaman
  ALTIN SİLSİLE
  Vaazlar Oku ve Utan Halinden
  DİNİ BİLGİLER
  => B'Sistemi
  => Abdest Bilgileri
  => Cennet ve Cehennem
  => İnsan
  => Hukuk
  => Selam
  => İnsan ve Bilim
  Osmali Devleti
  Reklam Ver
  Siteler
  Boykot Listesi
  Evliyalar
  İbret Verici Resimler
  İlahi Dinle
  Canli TV
  Html Koduları
  Telekom Fatura Sorgulama
  Öss Deneme Sinavi
  Görüntüler
  Spor
  Sponsorlar
  Ziyaretşi defteri
  İletişim
  Şikayet ve Önerileriniz
  Dini Hikayeler
  Bilmeceler
  Canli Maç Sonuçları
  aaa
  ssds
ABDEST Islâm'da bazı ibâdetlerin yerine getirilmesi için yapılan ve bizzat kendisi ibâdet olan temizlenmeye Abdest denir. Abdest kelimesi Farsça'da su anlamına gelen "âb" ile el anlamına gelen "dest" kelimelerinden oluşmuş birleşik bir isimdir. Arapça karşılığı olan "vudû" kelimesi Hadislerde kullanılmıştır. Kur'ân-ı Kerim'de ise temizlik anlamında "tahâret" ve "zekâ" kelimeleri geçmektedir. Vudû' kelimesi güzellik ve temizlik anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ibâdete başlanmadan önce insanın iç dünyasını güzelleştirmesi ve dışını da iyice temizlemesi gerekir. Islâm'da abdestin farziyetine "Ey iman edenler, namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinizle birlikte ellerinizi yıkayın. Başınıza meshedin. Her iki topuğunuzla birlikte ayaklarınızı da (yıkayın)..." (el-Mâide, 5/6), âyeti delâlet etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in abdest almadan hiç bir iş yapmadığını görüyoruz (Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, II, 1583). Ancak abdest her amel ve ibâdet için değil başta namaz olmak üzere bazı ibâdetler için farz kılınmıştır. Fakat müslümanın sürekli abdestli bulunması sünnettir. Abdest her şeyden önce her türlü pislik ve kirlilikten kurtulmak, yani maddî ve manevî bütün pislik ve mikroplardan uzak kalmak için İslam'ın emrettiği önemli bir ibâdettir. Mikrobun en kolay ürediği yer ağızdır. Ağızdan başlayarak el, yüz ve ayakların günde beş defa temizlenmesi İslam'ın temizliğe verdiği önemi gösterir. Böylelikle Islâm yüzyıllar önce temizliğin üzerinde durup insanoğlunu maddî-manevî her türlü pislik ve mikroptan korumayı hedeflemiştir. Bunun yanında abdest alan bir insan, kendini manen temiz ve rahat hisseder ve bu güzel his ve temiz duyguyla Allah'a ibâdete durur. Bu da ruhun temizliğini sağlamaktadır. Insanın yaratılış gayesi olan Allah'a kulluk böyle bir temizleme ameliyesi ile başlayınca insanoğluna vereceği zevk ve rahatlığın değeri sonsuzdur Insan abdestle bedenen ve mânen temizlendikten sonra Allah'ın huzuruna çıkar. Böyle bir temizlenme ile günlük bütün yorgunlukları ve yükleri geride bırakır. Abdest almakla, dünyevî ve uhrevî birçok fazilet ve güzellikler elde edilir. Hz. Peygamber (s.a.s.) abdestle ilgili olarak şöyle buyururlar: "Bir müslüman abdest alıp yüzünü yıkadığında, yüzündeki âzaların işlediği bütün günahları; el ve ayaklarını yıkadığında el ve ayaklarıyla işlediği bütün hata ve günahları, su damlalarıyla beraber akıp gider ve kendisi de tertemiz olur. Hatta kirpik ve tırnak diplerindeki günahlarından eser kalmaz. Âdâp ve erkânına uymak suretiyle abdest alıp kıbleye dönerek: "Eşhedü en lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlühü" diyen bu kul için cennetin kapıları açılmıştır; o, cennet kapılarının dilediğinden içeri girer."(Müslim, Tahare, 32, 33; Tirmizî, Tahâre, 2). ABDEST NASIL ALINIR? Farz, sünnet ve edeplerini yukarıdaki maddelerde verdiğimiz abdesti tertip ve usûlüne göre ancak şöylece alabiliriz: Abdeste başlarken şu dua yapılmalıdır: "Bismillâhilazîm ve'l hamdülillâhi alâ dini'l Islâm" . "Yüce Allah'ın ismini anarak başlarım. Beni Islâm dini ve akidesi üzere yarattığı için hamd ederim." Abdest almaya niyetlendikten sonra, eûzü besmele çekilerek eller bileklere kadar yıkanır. Parmakta yüzük varsa, kımıldatılır. Altına suyun geçmesi sağlanır. Uzuvların yıkanması sırasında bizden öncekilerden nakledilen şu duaları okumak abdestin edeplerindendir. A- Mazmaza=Ağıza su verme sırasında: "Allâhümme einnî alâ tilâveti'l Kur'ân ve zikrike ve şükrike ve hüsn-i ibâdetike." "Allah'ım, Kur'ân-ı Kerimi okumada, seni zikretme, sana şükretme ve sana güzel şekilde kulluk etmede yardımını istirham ederim." B- Istinşak = Buruna su verme sırasında: "Allâhümme, erihnî râyihate'l Cenneti verzuknî min neîmihâ." "Allah'ım, bana Cennetin kokusunu koklat. Cennet nimetlerinden beni rızıklandır." C- Yüzü Yıkama Sırasında "Allâhümme, beyyid vechî binûrike yevme tebyaddu vücûhun ve tesveddü vücûh." "Allah'ım, bir kısım yüzlerin ağarıp nurlandığı, bir kısım yüzlerin ise karardığı gün, benim yüzümü nurlandır, ağart." D- Sağl Eli Yıkama Sırasında "Allâhümme, a'tınî kitâbî biyemînî ve hâsibnî hisâben yesîrâ." "Allah'ım, kitabımı -amel defterimi- sağl elime ver ve hesabımı kolaylaştır." E- Sol Eli Dirseklere Kadar Yıkama Sırasında "Allâhümme, lâ tu'tinî kitâbî bisimâlî velâ min verâi zahfi." "Allah'ım, kitabımı -amel defterimi- sol elimden ve arkamdan verme." Sonra sıra başı meshetmeye gelir. Kaplama mesh için, eller ıslatılır, küçük parmakla üç parmak uc uca getirilir. Önden başlayarak başın üstü sıvazlanıp arka ve yan taraflarda böylece meshedilir. F- Kulakları Yıkarken "Allâhümmec'alnî minellezîne yestemîune'l-kavle feyettebiûne ahseneh." "Allah'ım, beni hak sözü dinleyenlerden ve onun en güzeline uyanlardan eyle." denilir ve kulaklar yıkanır. G- Boyuna Mesh Etme Sırasında "Allâhümme a'tik unuki (veya rakabeti) mine'n-nâri." "Allah'ım, boynumu Cehennem ateşinden azad buyur." H- Ayakları Yıkama Sırasında "Allâhümme, sebbit kademeyye ales'sırâtı yevme tezûlü Fhi'l-akdâm." "Allah'ım, Sırat köprüsünde ayakların kaydığı günde ayaklarımı kaydırma, sabit eyle..." Abdest alıp bittikten sonra Rasûlullah (s.a.s.)'e salavât getirilmeli ve şu dua okunmalıdır: "Allâhümmec'alnî minettevvâbîne vec'alnî mine'l-mütetahhirîn." "Allah'ım, beni, tevbe eden ve günahlarından temizlenen kullarından eyle. . ." ABDESTİ BOZAN DURUMLAR 1- Idrar veya dışkı yollarından yani ön ve arkadan herhangi bir şeyin çıkması. Mâide sûresi 6. âyetinde "...sizden birisi abdest bozmaktan geri dönmüşse..." ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'e "Hades nedir?" diye sorulduğunda; "Her iki yoldan çıkandır" cevabını vermeleri, ön ve arka yollardan birinden çıkan idrar, dışkı, yel, vedi, mezi, meni, kurt ve diğer hususların abdesti bozduğunu ifâde eder. 2- Aklın idrak gücünü gideren hususlar; uyumak, bayılmak, delirmek, sarhoş olmak vs.'dir. Ancak oturduğu yerde kıpırdamadan uyuyan kimsenin abdesti bozulmaz. (Müslim, Vudû', 2; Ahmed b. Hanbel, 1, 256). 3- Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin veya sarı su çıkması ve etrafına yayılması. Ağızdan akan kana bakılır, şâyet bu kan tükrük kadar veya tükrükten fazla ise abdesti bozulur. 4- Ağız doluşu kusmak. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) "Kusuntu abdesti bozar" (Tirmizî, Tahâre, 64) buyurmaktadır. Kusma ağız doluşu değilse abdest bozulmaz. 5- Cinsî münasebette bulunmak. 6- Tam olarak cinsî ilişki olmasa bile kadın ve erkeğin çıplak veya ince bir elbise ile vücutlarının veya tenâsül uzuvlarının birbirine değmesi. 7- Teyemmüm yapan kimsenin su bulması . 8- Namazda sesli olarak gülmek. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: "Sizden biriniz namazdayken kahkaha ile gülerse abdesti ve namazı birlikte iade etsin. " Kahkaha namazın dışında olursa abdesti bozmaz. Bir kimse abdest alırken bazı organlarını yıkayıp yıkamadığı konusunda endişe ederse, şayet bu ilk defa karşılaştığı bir şüphe ise o organını yeniden yıkar, yok eğer sürekli şüpheye düşüp duruyorsa bu şüpheşinin önemi yoktur. Abdestini tam almış sayılır. Abdestinin bozulup bozulmadığını tam hatırlayamayan kişi kesin olarak abdest aldığını hatırlıyorsa abdestli demektir. Çünkü kesin olarak bilinen bir husus şüphelerle yok olmaz. Ayrıca namaz haricinde abdestinden şüpheye düşenin abdest almasının takvaya daha yakın olduğu; fakat namaz içinde bulunan kimsenin ise abdestinden şüpheye düşmesi hâlinde namazını bozup abdest alması gerekmediği âlimler tarafından ifâde edilmiştir ABDESTİ BOZMAYAN DURUMLAR 1- Kişinin ön veya arka yollarından başka vücudunun herhangi bir yerinden kan çıkıp, bir damla halinde kalması. 2- Kabuk bağlamış bir yaranın kan çıkmadan kabuğunun düşmesi. 3- Yaradan, burundan yahut kulaktan bir vücud kurdunun düşmesi. 4- Tenâsül uzvuna (cinsî organına) el sürmek. 5- Kadın vücudunun herhangi bir yerine dokunmak. 6- Ağız doluşu olmayan kusuntu. 7- Ağızdan çıkan balgam. 8- Oturduğu yerde veya namazda uyumak . 9- Ağlamak. ABDESTİN FARZLARI 1-Yüzü Yıkamak Yüzün bir defa yıkanması farzdır. Yüzün sınırları, saçın bittiği yerden sakal veya çene altına, kulakların köklerine kadar olan bölümdür. Gözlerin içine suyun ulaştırılması gerekmez. Ancak abdest alırken gözler sıkılmaz, tamamen açık bırakılmaz. Normal bir şekilde yüz yıkanır. Dudaklar yumulduğu zaman, dışarda kalan kısımlar yüzün sınırlarıdır. Sakal, bıyık ve kaşın altına suyu ulaştırmak gereklidır. 2-Kolları Yıkamak Parmak uçlarından kol dirseklerine kadar -dirsekler de dahil- olan kısmı bir defa yıkamak farzdır. Eğer iğne ucu kadar kuru bir yer kalırsa veya tırnağının altına suyu geçirmeyecek (hamur, boya, çamur vb.) bir madde bulunursa, abdest alınmış sayılmaz. Ancak boyacıların tırnaklarındaki boyalardan kaçınmanın mümkün olmamasından dolayı bunlar abdeste zarar vermez. Tırnaklar parmak uçlarından dışarı taşacak kadar uzamış olursa o fazlalığı da yıkamak gerekir. Bir kimse abdest aldıktan sonra bu uzamış tırnağı keserse abdestini yenilemesi gerekmez. Parmakta yüzük var ve bu geniş ise abdest alırken bunu oynatmak sünnet, eğer yüzük dar ve altına su geçirmeyecek kadar parmağa oturmuşsa onu oynatmak farzdır. 3-Başı Meshetmek Mesh, sözlükte eli bir şeyin üzerinden geçirmek demektir. Ibâdet hukukunda ise suyun bir vücut organına isâbet etmesidir. Başın meshedilmesindeki farz oranı alın miktarıdır. Bu miktar ise başın dörtte biridir. Meshederken üç veya daha fazla parmağı kullanmak gerekir. Iki parmakla yapılan mesh câiz değildir. Başa giyilen sarık veya takke üzerine meshetmek geçerli değildir. Kadınlar da baş örtüleri üzerine meshedemezler. 4-Ayakları Yıkamak Sağlam ve çıplak ayakları topuklarıyla birlikte bir defa yıkamak farzdır. Yaralı veya mestle örtülü ayakları yıkamaya gerek olmayıp sadece meshetmek yeterlidir. Mâide Sûresi 6. âyette geçen topuk = ka'b, ayağın iki tarafından inak kemiğine bitişik kemiktir. Rasûlullah (s.a.s.): "Vay ateşten o topukların haline... " (Buhârı, Ilim 30; Vudû', 27,29; Müslim, Tahâre, 25-28,30; Ebû Davud, Tahâre, 46) buyurduğu ve ayakların tamamen yıkanmasını emrettiği bilinmektedir. Bir kimsenin ayağında yarık varsa ve o yarığa su sızdırmayan bir ilaç sürülmüşse, o kimse ayağını yıkadığı zaman, su yarığın altına geçmezse bu durumda su, ayağa zarar verecekse abdest yerine getirilmiş sayılır ve bu câizdir. Ancak su zarar vermiyorsa abdest tam olarak alınmış sayılmaz. Dolayısıyla zarar vermediği takdirde yarıklara su ulaşacak şekilde yıkamak gereklidır . GUSLÜ GEREKTİRMEYEN HALLER; Henüz şehvet duygusu oluşmamış ve bulûğa ermemiş çocuğun cinsî yakınlaşmada bulunması. Tenâsül uzvundan şehvetle açık bir sıvı hâlinde meni akması. Cinsî bir şehvet duyulmasına rağmen meninin dışarıya çıkmaması. Şehvetten, başka bir şeyden (hastalık, heyecan vs.) dolayı meninin akması, kızın bekâretini gidermeyen cinsî bir yakınlaşma (çünkü kızlık zarı haşefenin sünnet yerine kadar girişini engeller). Bu gibi durumlarda gusül farz değildir. Gusletmeleri farz olanların, gusülsüz olarak yapmaları caiz olan hususlar da şunlardır: Zikretmek; tesbih etmek; salât ve selâm getirmek; Kur'an ayetlerini kelime kelime öğretmek; dua maksadıyla Kur'an'dan ayetler okumak: Kelime-i şehâdet getirmek; Kur'an'a bakmak; bitişik olmayan bir kap içerisinde bulunan mushafa dokunmak; uyumak (Cünübün abdest aldıktan sonra uyuması daha iyidir). Cünüp iken yemek yeneceği veya içileceği zaman elleri yıkamak ve ağzı çalkalamak gerekir. Bunların yanısıra, Ramazan'da cünüp olarak sabahlayan kimse veya gündüz uyuyarak ihtilam olan kimsenin orucu bozulmaz. Cünüb olan kimsenin ise; Dinî kitaplardan herhangi birini elle tutması ve okuması; elini ve ağzını yıkamadan yiyip içmesi ve eliyle tutmadığı bir kağıda Kur'an ayetleri yazması mekruhtur. Gusl, Allah'u Teâlâ'nın müslümanlar için emrettiği en önemli maddî-manevî temizlik biçimidir. Cenâb-ı Hak, "Eğer cünüb iseniz yıkanıp temizlenin" (el-Mâide, 5/6) buyurmaktadır. Bu yıkanmanın şeklini de Hz. Peygamber (s.a.s.) kendi tatbikatıyla bize öğretmiştir. Guslün daha çok manevî bir temizleme aracı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü vücudumuzun herhangi bir yerinde görünür bir pislik veya kir-pas olmasa bile cünüb olan kimsenin ibadetlerini yerine getirebilmesi için mutlaka gusletmesi gerekir. Ayrıca gerekli şartları yerine getirilmeyen yıkanma, ne kadar itinalı yapılırsa yapılsın guslün yerine geçmez ve bununla cünüblükten kurtulmak mümkün olmaz. Cünüb olan kimse ilk fırsatta gusletmeye çalışmalıdır. Bu durumda ancak, içinde bulunduğu namaz vaktinin çıkmasına kadar müsaade vardır; daha fazla geciktirnıesi günâh kazanmasına sebep olur. Guslün vücud için faydalarına işaret eden doktorlar bu hususta şunları söylemektedir: İnsanın başına gusletmesi gerektiren bir hal gelince bütün damarlarda büyük bir sarsıntı olur. Vücutta bir yorgunluk ve gevşeklik meydana gelir. Bu yorgunluk ve sarsıntıyı gidermek için vücudun her tarafını yıkamak lâzımdır. Demek ki; guslü gerektiren hallerde sadece bazı organlar değil, vücudun tamamı yıkanma ihtiyacı hissetmektedir. Çünkü gerek cünüblükte, gerekse hayız ve nifâs hâlinde, başta kalp olmak üzere bütün organlar ve kan dolaşımı, yorgunluklarını, ancak güzel bir boy abdesti ile tertemiz bir zindeliğe terkedeceklerdir. Allah'ın her emrinde olduğu gibi gusül abdestinde de bizim bildiğimiz ve bilemediğimiz daha birçok hikmet ve faydalar bulunmaktadır. GUSÜL (BOY ABDESTİ) Tepeden tırnağa kadar vücudun her tarafını hiçbir yer kuru kalmayacak şekilde yıkamak. Fiil kökünden isim olan gusl, sözlükte; yıkanmak ve temizlenmek manasına gelir. "Gasele" fiili de, kirin suyla giderilmesi ve temizlenmesini ifade eder. Erginlik çağına gelmiş her müslüman erkeğin ve kadının şu durumlarda boy abdesti alması gerekir. 1) Cünüplük; yani cinsî münasebet, ihtilam ve ne şekilde olursa olsun meninin (sperm) şehvetle vücut dışına çıkması. 2) Hayız (kadının âdet görmesi) ve nifâs (lohusalık) hâlinin sona ermesi. Bu hallerde gusletmek farzdır. Bazı durumlarda da gusletmek, sünnet veya müstehabdır. Meselâ; Hac ve Umre yapmak maksadıyla Mekke ve Medine'ye girmeden önce, hac mevsiminde Mina ve Müzdelife'de bulunmadan önce; yağmur duasından önce; herhangi bir hayırlı iş için müslümanlarla bir araya gelmeden ve mübarek gecelerde gusletmek sünnet ve müstehabdır. ' Namaz için alınan abdest "küçük abdest" kabul edilerek, gusle "büyük abdest" veya "boy abdesti" adı verilmektedir. Guslün farzları üçtür. I) Ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak. 2) Buruna su çekmek ve yıkamak. 3) Tepeden tırnağa bütün vücudu yıkamak. Vücut yıkanırken en ufak bir yerin kuru kalmamasına dikkat edilmelidir. Aksi taktirde gusül yerine gelmemiş olur. Onun için kulaklar, göbek çukuru, saç, sakal ve bıyıkların dipleri iyice yıkanır. Guslün sünnetlerine gelince: 1) Gusle besmele ve niyet ile başlamak. 2) Avret yerini yıkamak ve bedenin herhangi bir yerinde pislik varsa onu temizlemek. 3) Gusülden evvel abdest almak. 4) Abdestten sonra, önce üç defa başa, sonra üç defa sağ, üç defa da sol omuza su dökerek her defasında bedeni iyice oğuşturmak. 5) Guslederken çok fazla veya çok az su kullanmaktan kaçınmak. 6) Kimsenin göremeyeceği bir yerde yıkanmak. 7) Tenha bir yerde yıkanılsa bile, avret yerini açmamak. Guslederken konuşmamak. 9) Gusl bitince bedeni bir havlu ile kurutmak 10) Gusulden sonra çabucak giyinmektir. TEYEMMÜM Hükmî pisliği temizleme yollarından biri de teyemmümdür. Teyemmüm; ellerinin içiyle yeryüzü cinsinden bir şeye vurup yüzünü yıkar gibi bir defa sıvazlamak, tekrar aynı şekilde vurup, sol eliyle sağ kolunu, sağ eliyle de sol kolunu dirseklerle beraber birer defa sıvazlamak ve bunları temizlenme niyyetiyle, yani rastgele değil de, teyemmüm kastıyla yapmaktır. Teyemmümün farzı ikidir: niyyet ve yüzü ve kolları sıvazlamak üzere, ellerle iki vuruş. Buna kısaca "iki darp bir niyyet" denir. Teyemmümün sağlam olabilmesi için; suyu kullanmaktan aciz olmak, teyemmüm edecek şeyin temiz olması, teyemmüm edilen organların heryerini sıvazlamak şarttır. Toprak, kum, kiremit, tuğla; beton ve taş gibi şeylerle, tozları olmasa dahi teyemmüm yapılır. Cünüp, âdetli, lohusa ve abdestsizin teyemmümleri aynıdır. Su soğuk olduğu ve ısıtma imkânı bulamadığı için, hasta olmaktan korkuyorsa gusul yerine teyemmüm yapabilir, ama bu durumda abdest yerine teyemmüm yapamaz. Gusul yerine teyemmüm eder ve ibadetler için ayrıca abdest alır. Su bulunmadığı sürece teyemmüm abdest gibidir, vakit girmeden de alınabilir ve onunla istenildigi kadar namaz kılınabilir. Teyemmüm yapmak isteyen kimsenin; su bulma ihtimalı varsa, dörtbir yanına doğru bir ok atımı kadar yeri araması, parası varsa normal olan fiyatla suyu satın alması, su alabileceği bir kimsede su varsa istemesi gerekir. Su bulma ihtimalı yoksa aramaz. Teyemmüm edecek kimsenin, namazı vaktin sonuna kadar geciktirmesi müstehap (hoş) tır. Belki su bulabilir. Teyemmümü; abdesti bozan şeyler ve abdeste yetecek kadar suyu kullanma imkânı bulunması bozar. Bu imkân, namazda iken bulunursa o namaz batıl olur ve su ile alınmış abdestle kılınması gerekir. Namaz bittikten sonra bulunursa, tekrar kılması gerekmez.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol